İhtiyaçlar üzerinden gelişim kültürü inşa edilebilir mi?

No Comment 386 Views

Hiçbir şeyin ömrü sonsuz değildir. Hayatını bitirenin yerini mutlak boşluk almıyor. Tabii ömrünü dolduran her şeyin yerini başka bir şey alıyor. Onun için değişim, varlığın bir boyutu haline geliyor, hatta kaçınılmaz hale geliyor. Değişim aşınmaya da yol açabilir, gelişmeye de. Ne var ki, hayatın devam edebilmesi için değişimin gelişmeye dönüşmesi şarttır. Yoksa o şeyin yaşamı sona erer!

Tabii ki gelişme de kendi başına bir değer değildir. Evrensel değerlere göre ve sağlıklı olması gerekir. Sağlıklı gelişme insanın ihtiyaçlarını karşılayan gelişmedir. Gelişmenin insanı ve insanın fıtratını (yaratılış halini) koruması gerekir.

Yakın tarihimizde çok zaman sıradan insanın ihtiyaçlarına göre değil, güç sahiplerinin önceliklerine bakılarak gelişme olacağı zannedildi. Onun için birey ve bireyin üyesi olduğu toplum yeterince gelişemedi. Hatta güç sahipleri için gelişme olan, toplumun aleyhine sonuçlara yol açtı!

tekerlek

Değerli bir mütefekkirimiz, ihtiyacın medeniyete yol gösterdiğini söyler[1] Onun için gelişmek isteyen bir toplum, “ihtiyaç’larının ne olduğunu iyi bilmelidir. Bunun için “ihtiyac’ı bilimlerin konusu haline getirmelidir.

Bir ihtiyaç ahlakı ve kültürü inşa etmek gerekir

Gelişen toplumlarda bir bilim dalı haline gelmesi gereken ihtiyaç araştırmaları sonunda bilgi üretilmesi ve bu bilginin insanlarda yeni davranışlara ve alışkanlıklara (muamelat) dönüşmesi gerekir. Çünkü topluma yarayacak değişim bu ihtiyaçlardan kaynaklanacak olandır. Sonra değişim bu bilginin muamelata dönüşmesiyle ruh kazanacak, form bulacak ve gelişime dönüşecektir.

İhtiyaçlar doğru tespit edilmemişse insanlar arasında var olan her türlü açlığı, ezilmişliği, sıkıntıları, çelişkileri, çatışmaları, geri kalmışlıkları ve hayal kırıklıklarını istismar eden şarlatanlar toplumun önüne düşüp onu kendi emelleri yönünde kullanır, hatta bazen davar gibi güderler!

Bu hakikat; ihtiyacın ve ihtiyaçların önce bilimlerin, sonra da kültürün bir unsuru haline gelmesini gerektirir. İhtiyaç bilimi ve kültürü, insana, “bir şey sadece ‘vardır’ veya ‘yoktur’ mantık fakirliğinden kurtaracak; hayatı değişik renkleriyle görebilen, başkalarının gözüyle bakabilen, derecelerle ölçebilen ve ölçülerle değerlendirebilen daha zengin ve rafine bir bakış açısı kazandıracaktır. Bu yolla melekeleri (yetenekleri) gelişmekte olan insanın kendisi de gelişiyor demektir. Zaten bir toplum ancak bireylerin gelişmesi ve mutlu olması sonucu gelişebilir ve mutlu olabilir.

Zaruri ve keyfi ihtiyaçlar arasındaki farkı görmezlikten gelebilir miyiz?

cocuk_bulus

İnsanın ihtiyaçları çoktur ve çeşitlidir. Ne var ki açgözlülerin elinde bu ihtiyaçlar daha da arttırılabilir veya ihtiyaçlara karşı körlük aşılanabilir. Onun için ihtiyaçların çokluğuna karşılık bir öncelikler kültürü geliştirmek gerekir: Çok olan ihtiyaçların düzenli bir şekilde karşılanabilmesi için önceliklerin bilinmesi şarttır. Böyle bir kültür gelişemezse ayakkabısı olmayan çocuğuna baba cep telefonu alır; zaruri ve zorunlu ihtiyaçları karşılanmamış bir yere devlet baba heykel diker!

Diğer taraftan, ihtiyaçlarını bilmeyen ve öncelikler bilinci gelişmemiş toplumlarda mal üretenlerin yani bugünkü anlamda kartellerin, lokal üretici ve tüccarların, ulusal şirketlerin, çok uluslu şirketlerin toplumla oynamaları işten bile değildir. Bu durum, sonunda eşyanın ve eşya üzerinden şirketlerin, zalimlerin insana hâkim olması gibi bir sonucu doğurur! Yani insana mutluluk getirmesi beklenen şeyler ona esaret getirebilir! İnsanı açgözlülere hizmet ettirebilir!

Toplumu kullanılmaktan kurtaracak olan insani değerlerdir

Toplumun haris ve sorumsuz kimseler tarafından kullanılmasını engellemek için ihtiyaçlarını bilmek veya tüketime karşı olmak yetmeyecektir. İsraf, kanaat, iktisat, empati yapma, tevekkül etme, tatmin olma, yardımlaşma, paylaşma, yoksulun ve zayıf olanın hukukunun korunması, insanların sahip olduklarında şahsi ve toplumsal vicdanla hareket etme ve hesap verme gibi değerlerin de topluma yerleştirilmesi gerekir.

ur_agacta

Yukarıda bahsettiğimiz körlük ve değişim korkusuna karşılık;

  • Ataletin, tembelliğin, miskinliğin, ruhbanlığın, ağalığın, asalaklığın, “bir lokma bir hırka” kültürünün toplumda yerleşmesini önlemek gerekir.
  • Bu negatif değerlere karşılık pozitif değerleri ayakta tutmak şarttır. Çünkü tembellik ve atalet gibi değerler değişimden korkar, gelişmenin önüne durur, toplumun gelişmesini durdururlar.
  • İnsanlar bir araya gelerek, toplumdaki bazı unsurların bu şekilde ur haline gelerek gelişme yollarını tıkamaması için yoksulluğun, haksızlığın, adaletsizliğin, kötü yönetimin ve cehaletin aşağılanması ve azaltılması için sürekli çalışmalıdır.
  • Bu negatif oluşumlara karşı pozitif değerlerin, yani öğrenmenin, bilmenin, faziletin, gelişmenin, hak ve adaletin, iyi yönetimin üstün tutulması ve birer hayat iksiri haline getirilmesi gerekir.

İhtiyaçlar ve öncelikler kültürünün inşa edilmesi hususunda şunları ekleyebiliriz:

Böyle bir kültür; kaynaklarımızdan yararlanma; planlama, iyi yönetim, taklit-tekrar ve ezberden korunma yeteneklerimizi geliştirerek kendimizi yenilemenin yolunu açacaktır. Ayrıca, ihtiyaçlarımızı tutkulara dönüştürmek yerine onlardan hayat üretme ve dünyamızı imar ve inşa etme kabiliyetimizi geliştirir.

BU YAZIYLA İLGİLİ DİĞER YAZILAR:

 Geleceğimizin anahtarı ihtiyaçta olabilir mi?

İslam insanın alçalmasını kabul eder mi?

Değişim ihtiyaca uygun bilinç gerektirir

Amacımız: Değişim yapmak ve gelişmektir

Her dönem yeniden inşa edilmeyi gerektirir

Toplumsal gelişme ve bilgi ihtiyacımız

Kimler değişim yapabilir?

Resimler

1- Baştaki resim: 43 ayrı görevi olan tarihteki büyük keşiflerden biri olan usturlap: usturlapokulu.wordpress.com
2- İnsanlığın büyük keşiflerinden biri olan tekerlek
3- İcat ettiği şehrin başında mutlu olan çocuk
4- Değişim ve gelişmenin hastalıklı hali: Bir ağaçta peyda olmuş ur.

[1] “İhtiyaç, medeniyetin üstadıdır.”  Bediüzzaman Said Nursi; Sünuhat, 35 / 53.

Yazıyı Paylaşırmısınız

About the author

A.Ü. DTCF mezunu. İngiltere, Sheffield Üniversitesinde Enformasyon Yönetimi, İsrail'de Kırsal Bölgesel Kalkınma Planlaması Post Graduate Study. Yayınlanmış çalışmaları: Söz İncileri; Divan Edebiyatından Seçilmiş Beyitler (2. baskı), Önce Söz Vardı; Fıkıh, Edebiyat ve Tasavvuftan Seçmeler. İlgi alanları: Yenilik, değişim, Gelişme. Uzmanlık alanı: Proje Yönetimi.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked (required)

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.