İnsanın yeteneklerini tanıyan toplumlar gelişebilir

1 Comment 717 Views

Bir toplum veya topluluk varlığını neye borçludur? Güç sahibi olmasına mı? Coğrafyasına veya toprağa mı? Sahip olduğu paradigmaya (fikir, felsefe, din) mı? Örgütlenme kabiliyetine mi? Yoksa insanın yeteneklerine mi? Toplum bunlardan bir veya birden fazlasına dayanabilir. Bunlar, özellikle asıl unsur toplumun gidiş yönünü ve gelişmesini belirler, hatta sonunda ömrünü bile etkiler.

Erdemli, mutlu ve uzun ömürlü bir toplum için insanın yeteneklerine çok büyük bir değer yüklemek gerekir. Çünkü yetenek her şeyin altında yer alan ve Allah’ın yaratılıştan insan üzerinden hayata kattığı en büyük sermayedir. Bir toplumun gelişmesi, refaha kavuşması ve huzur bulması insanın yaratılıştan getirdiği yeteneklerinin toplumun yararına değerlendirilmesine bağlıdır.

Çizim: Elmas telle mermer kesimi

Çizim: Elmas telle mermer kesimi

Onun için gelişmeyi esas alan toplumların ve toplumsallaşma şekillerinin insanların yeteneklerine dayanması gerekir. İnsanın fıtri sermayesi üzerine oturmayan toplumlar korku, şiddet, zulüm, sınıf kibri, soy üstünlüğü veya toprak taassubu gibi cazibe kutupları bulmaya çalışırlar. Aralarında bir lider tayin edip bazen tapınma derecesine varan bağlılıklar icat eder veya insanların icat ettikleri sembolleri fetiş haline getirirler. Bu buluşlar topluma geçici, hatta yüksek bir enerji sağlasa da o toplumları hayatın temel unsurlarından olan ahlak, adalet ve gelişme gibi enerji kaynaklarından mahrum bırakır ve toplumu tüketirler.

Geleneksel toplumsallaşma şekliyle bugünün gerektirdiği toplumsallaşma şekli aynı olmadığı gibi bu şekillerin insanın yeteneklerini değerlendirme anlayışı da bir değildir. Mesela; bizim toplumlarımızda Medine, Selçuklu, Osmanlı doğuş dönemleri ayrı, bize miras kalan cemaatleşme şekli bireyin yeteneğinden yararlanmayı pek de aramaz. Buna ihtiyaç da duymaz. Geleneksel cemaatleşmede bireylerin yeteneklerini daha çok cemaate veya lidere bağlılık şeklinde göstermesi beklenir. Böyle bir hayat tarzı da fazla bir yetenek gerektirmez. Hatta çok zaman iyi, güzel ve doğru olanı arama, sorgulama, aklını kullanmayı gerektirmediğinden bireyleri yeteneklerini kısıtlar, birlik mensuplarını körleştirir.

Hâlbuki bugünün toplumu insanın merak etme, öğrenme, bilme, bildiğini hayata geçirme, zihinlerde veya hayatta olanı sorgulama, ayıklama, daha iyi olanla değiştirme gibi yeteneklerinden yararlanmayı gerektiriyor. Sadece askerlik kabiliyetinden, beygir gücünden değil bireylerin insani yeteneklerinden yararlanmayı zorunlu hale getiriyor. İnsanın doğuştan birlikte getirdiği sermayenin daha çok farkına varılıyor.

Boşuna değil, insanın insanî yönünden yararlanan toplumlar çok daha iyi gelişiyor. Böyle toplumlarda birey de varlığının daha çok farkına varıyor ve çok daha üretken oluyor. Çünkü “en güzel şekilde”([i]) yaratılan insan yüksek bir potansiyel taşıyor. Bu potansiyelden, insanın iyi ve iyilik yeteneklerinden daha çok yararlanan toplumlar daha iyi gelişiyor. Zaten bizim dünyamızdaki bireylerin Batıda, kendi ülkelerinden daha çok şey üretebilmelerinin sebeplerinden biri de bu değil midir.

Bir yetenek sembolü olarak cambaz. Aslında o da insanlık kadar eski olan bir teknolojiyi kullanarak yeteneğini gösteriyor.

Bir yetenek sembolü olarak cambaz. Aslında o da insanlık kadar eski olan bir teknolojiyi kullanarak yeteneğini gösteriyor.

Eski teknolojilerle mermer, kayaçtan dinamitle elde edilirdi. Bu yolla daha uzun zaman uğraşılıyor, daha çok kaynak harcanıyor ve çok fazla cevher israf ediliyordu. Ama bugün artık mermer blokları ana kayadan önce yüzlerce ton halinde kesilerek ayrılıyor, sonra o büyük bloktan 20-30 tonluk daha küçük bloklar elde ediliyor, bu şekilde elde edilen bloklar fabrikalara taşınarak orada 2-3 santim kalınlığında plakalara bölünüyor, o plakalar da cilalanarak diğer işlemlerden geçiriliyor. En sonunda 20, 40, 60 cm veya daha büyük ebatlarda piyasaya sürülüyor. Bütün bu kesimlerin ortak tarafı ve en önemli özelliği elmas tel ile yapılıyor olmasıdır. Eskiden olduğu gibi dinamitle, kırıp dökerek, israf ederek elde edilen mermer şimdi bir tel kesimi kadar giderle yapılıyor. Belki gün gelecek bu kaybı da ortadan kaldırmak için lazerle kesim yapacağız.

Peki, taş işinde bu kadar ekonomi gözetilen bir çağda insanın görme, anlama, sorgulama, davranışta bulunma, yapma, inşa etme, iyiliği hayata geçirme ve kötülükleri insanlarda uzaklaştırma yeteneklerini körelten, insanı neredeyse eşya haline getiren paradigmalar (fikirler, felsefeler, dinler ve ideolojiler) çağdaş anlayışta olanlarla rekabet edebilir mi?

bugünün gercegi @ScientificIdeas

bugünün üzücü gerçeği @ScientificIdeas

Onun için ve çağdaş dünyada ayakta kalabilmek için taştan, topraktan, teknolojiden ve zamandan daha iyi yararlanmak gibi insanın yeteneklerinden de daha çok faydalanma yollarını aramalıyız. Bu, Allah’ın insana verdiği sermayeyi daha iyi şekilde ve insanın iyiliğine değerlendirme yollarını aramak demektir  Kibir, korku, zulüm, mal-makam-eşya sevgisi insanın doğuştan getirdiği o büyük sermayenin yerini asla alamaz. Onun için refah ve huzur arayan onu insan üzerinden aramalıdır.

O halde ne yapalım?

Çözüm olarak insanın yeteneklerini kullanmasını kolaylaştıran yeni toplumsallaşma biçimleri ve modellerini geliştirmemiz gerekiyor:

  • Bu itibarla, kültürümüz içinde yüzyılların birikimi olan bireyi veya toplumu körleştirme unsurlarını arayıp bulmamız ve ayıklamak şarttır.

Ama bizi geri bırakan şeyleri terk etmekle iş bitmiyor, ileri götürecek yollar da araştırmamız gerekir:

  • Bireyler, ulvi merakların, insani vasıfların farkına varmalı ve onları kendi benliklerinde açığa çıkarıp hayata geçirmelidir.
  • İnsanların, çirkin haber malzemesi olacak eylemlerini değil,  diğer insanların faydasına olan yönlerini bilimsel araştırma konusu yapmak gerekir.
  • Bireyin gelişmesi için konuşma, iletişim kurma ve kendini ifade etmenin yol, yöntem ve tekniklerini geliştirmek gerekir.
  • İnsanın, başkalarını anlama ve kendini onların yerine koyma ahlâk ve kabiliyetinin gelişmesini teşvik etmek gerekir.
  • İnsanlar arası çok çeşitli yardımlaşma ve her zeminde ortak dünyalar kurma yeteneklerinin farkına varmasını ve hayata geçirmesinin yollarını aramalıyız.
  • Buradan hareketle yeni birliktelikler, örgütlenme, toplumsallaşma (cemaatleşme, kooperatifleşme) ve şehirleşme  modelleri geliştirmeliyiz.
  • Bunun için dar görüşlü, ideolojik ve dünyası  kendi grubuyla sınırlı olan sosyalleşme şeklini terk etmeliyiz.
  • İnsanın bu yeteneklerinde incelmesinin ve topluma katkısını yapmasının yollarını açmalı ve kolaylaştırmamız gerekir.

 

RESİMLER:

– Baş resim: Yetenek: www.rahatsohbet.net
– Resim: Şekil : Elmas tel kesme yönteminin yanal şematik görünümü (Özçelik, 1999  acikerisim.selcuk.edu.tr
  http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/1255/315952.pdf?sequence=1
– Bir yetenek sembolü olarak cambaz (haber.star.com.tr)
– Resim: Bugünün üzücü gerçeği (@ScientificIdeas)

DİPNOTLAR

[i] “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” Tîn Sûresi, 95/4

Yazıyı Paylaşırmısınız

About the author

A.Ü. DTCF mezunu. İngiltere, Sheffield Üniversitesinde Enformasyon Yönetimi, İsrail'de Kırsal Bölgesel Kalkınma Planlaması Post Graduate Study. Yayınlanmış çalışmaları: Söz İncileri; Divan Edebiyatından Seçilmiş Beyitler (2. baskı), Önce Söz Vardı; Fıkıh, Edebiyat ve Tasavvuftan Seçmeler. İlgi alanları: Yenilik, değişim, Gelişme. Uzmanlık alanı: Proje Yönetimi.

Related Articles

1 Comment

Leave a Reply to HÜSEYIN SASMAZ (UZUN)

Your email address will not be published. Required fields are marked (required)

Cancel

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.